Okruženi planinama i zaštićeni električnom ogradom, zadnji predstavnici ljudskog roda daju sve od sebe da prežive u gradiću po imenu Wayward Pines.
Dağlarla çevrili ve elektrikli çitlerle korunan bir yerde Dünya'da hayatta kalan son insanlar, Wayward Pines denilen bir kasabada hayatta kalmak için ellerinden geleni yapıyorlar.
Zaboravio je spomenuti da u gradiću ovo mjesto zovu "Krvavi kamp".
Kasabada buraya "Kan Kampı" dediklerini söylemeyi unuttu.
Zantar je želatinska kocka koja jede vitezove u gradiću.
Zantar, köydeki savaşçıları yiyen yapışkan bir küp.
Preuzeo sam svoj predujam i otišao živjeti u kuću prijatelja moga ujaka Mccoosa u gradiću u Novoj Engleskoj, Ramsdaleu.
Avansımı aldım ve New England'daki Ramsdale kasabasında, ölen amcamın arkadaşları olan McCoo'ların yanında kalmaya gittim.
Djevojka s velikim očima napravila mi ga je u gradiću zvanom Saigon.
Çekik gözlü bir kız yaptı. Vietnam'da Saygon şehrinde.
Nekoliko sati vožnje odavde, u gradiću Willow Groveu.
Buradan sadece birkaç saat uzakta, Willow Grove adlı bir kasabada.
"Nedavni kontraverzni događaji prisilili su, ionako već pod pritiskom, Halicorp da preispitato svoje pokrete u gradiću New Lago.
"Son ihtilaflar yüzünden, zaten baskı altında olan Halicorp Şirketi New Lago'da gerçekleştirmek istediği hamleleri tekrar değerlendirecek.
U gradiću starom kao Pawnee u svakom je ralu mnogo povijesti.
Pawnee gibi eski şehirlerin her metrekaresinde tarih vardır.
Samo tri slučaja u gradiću od tisuću stanovnika ukazuje da nije ništa virusno.
Binlerce kişilik bir kasabadan sadece üç kişi etkilendiği için virüs değil.
Kada sam imao 8 godina živio sam u gradiću Glyneco.
Öyle bir şey. 8 yaşımdayken, Glen Echo adındaki bir kasabada yaşadım.
Sereš. -160 kilometara istočno u gradiću Pachuce.
Siktir lan. Kasabanın yüz mil ötesinde Pachuce adıyla yaşıyormuş.
I dalje obavlja svoju praksu u gradiću blizu Firence.
Floransa dışında bir kasabada görevine devam ediyor.
Da li se ovo događa u gradiću dosta?
Böyle şeyler kentte fazla oluyor mu?
Da spalimo kosti Konfederalca u gradiću punom lokal-patriota?
Güneyli bir kasabada Güneyli bir askerin kemiklerini yakacağız.
Što ljudi nikako da shvate, što... što se izgubi u svim ovim preispitivanjima, je ondašnje ozračje u gradiću.
İnsanların asla anlamadığı, bütün bu tekrar değerlendirmelerde gözden kaçan şey kasabanın o zamanki temel unsuruydu.
Živim u državi Maine, u gradiću Haven.
Maine'de Haven adındaki bir kasabada yaşıyorum.
Ames ima bivšu suprugu i sina koji žive u gradiću Visbyju.
Ames'in Visby şehrinde yaşayan bir eski karısı ve oğlu varmış.
Da, izgleda da se primirio u gradiću u državi New York po imenu Willow Creek od prije 5 godina.
Evet, 5 yıl önce New York'un Willow Creek kasabasına yerleşmiş görünüyor.
Kuća u koju idemo se nalazi u gradiću gdje je moja majka odrasla.
Ziyaret ettiğiniz ev... annem büyüdü kasabasında.
Nalazimo se u gradiću pet stupnjeva istočno od zelene oznake.
Yeşil noktanın beş derece doğusundaki bir kasabadayız.
I počinje ovdje, u gradiću po imenu Wayward Pines.
Bu burada başlayacak. Wayward Pines denilen kasabada.
(Smijeh) Oprosti, tata, ali kao dijete to sam mu zamjerao, krivio sam ga što me učinio preblagim, a to se nije prihvaćalo u gradiću u Oregonu u koji smo preselili.
(Gülüşmeler) Üzgünüm baba, çocukken ona bunun için kırılmıştım çünkü beni saf büyüttüğü için onu suçladım ve taşındığımız yer olan Oregon'da bu çok da iyi karşılanmıyordu.
0.72804594039917s
Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!
Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?